Maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, bankaların yeminli murakıpları Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı altında bir araya getirildi. Kıdemsizin kıdemliye 'üstat' diye hitap ettiği kurumda 1879'dan beri uygulanan sözsüz anayasayı araştırdık.
Maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri... Gittikleri yerlerde kapıda karşılanıyorlar, kurum müdürleri önlerinde yaka ilikliyor. Kimi zaman bakan çıkıyor aralarından kimi zaman parti lideri. Özel sektöre geçtiklerinde el üstünde tutuluyorlar her daim. Devletin yaptığı harcamaları, vergi gelirlerini denetleyen dört kurul, geçtiğimiz hafta kaldırılarak Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı altında bir araya getirildi. Artık maliye teftiş kurulu, hesap uzmanları kurulu, gelirler kontrolörleri başkanlığı ve vergi denetmenliği kurumları yok.
Birleşme bazı çatlak sesleri beraberinde getirdi. Osmanlı Enderun sisteminin Cumhuriyet döneminde de devam eden tek örneği Maliye Teftiş Kurulu (1879'da kuruldu) da tarihe karışmış oldu. Maliye Bakanlığı bünyesinde denetim hizmeti veren (sayıları 4 binin üzerinde) görevliler aynı statüye kavuştu. Kim kime, nasıl davranacağını bilmiyor şimdi. Fransız ekolü örnek alınarak oluşturulan kurulun sözsüz anayasasının yeni dönemde rafa kaldırılıp kaldırılmayacağı konuşuluyor. Basına demeç vermeleri yasak olduğu için haberdar olmadığımız teamülleri müfettişlerden dinledik. Kurum içinde yüzyıldan beri devam eden bir kast sistemi çıktı karşımıza.
Bu kurumlara bir gün bile önce giren kıdemli sayılıyor. Yaş, cinsiyetine bakmadan yeni eskiye her daim 'Üstat' diye hitap etmek zorunda.
Alt devreye 'muavin' deniyor. Çay söyleme, telefon açma, notları dosyalama vb. önemli işlere muavin koşturuyor!
Müfettişlerin arasında kadın sayısı oldukça az.
Üstat asansöre binecek. Muavin düğmeye basar, yol açar, arkasından girer. Asansörün kalabalık olduğu ve muavinin düğmeye ulaşamadığı durumlarda ancak üstat düğmeye basar.
Arabaya binerken protokol harfiyen uygulanır. Kıdemli kişi sürücünün çaprazına oturur, yanına kıdemsizi, öne en kıdemsizi.
Müfettişler acıktı bir lokantaya gittiler. Üstat istediği yere, muavinler uygun yere oturur. Neler yeneceğini üstat belirler. Mercimek çorbası, tavuk, baklava siparişi verdi diyelim. Muavinin, 'ben mercimek sevmiyorum, tarhana çorbası alayım.' demek gibi bir şansı yok. Ne söylendiyse o yenir.
Hava çok sıcak. Yaz-kış resmi giyinmesi gereken (her daim kravat takmak şart) müfettişler yemek yerken çok terledi. Ceketi çıkarmak gibi bir lüksleri yok. Sadece üstat çıkarabilir. Muavinine ceket çıkarabilmesi konusunda izin veren üstat çok sevecen, babacan, muavinleri seven üstat olar kabul edilir.
Masadan ilk o kalkar. Herkes kaşığını-çatalını bırakır önüne. Zaten muavin 'doydum, erken kalkayım' diyemez. Üstat kahve içerken, muavinler genelde çay söyler. Üstadıyla karşılıklı kahve içmez, tabii üstadı babacanlık gösterip iki kahve söylede içelim demediyse. Kıdemi aynı olmayan iki kişinin aynı içeceği tüketmesi beklenemez. Üstadın herkese kahve söylediğini varsayalım, masadakiler sevmiyorsa bile içmek zorunda. Bu sadece muavin üstat ilişkisinde geçerli. Muavinlikten kurtulan iki kişi karşılıklı kahve içebilir.
Sırada denetim var. Denetim yapılan kurumlarda her daim üstat için özel bir oda hazır bulundurulur. Muavinler ihtiyaç olmadığı takdirde bu odalara girmez, giremez. Denetlenen yerin müdürleri kıdemli müfettişin karşısında el pençe durur, 'Üstadım...' diyerek başlar her cümleye. Üstatlar yanındaki müfettişleri 'bakın bu arkadaş 1,5 yıllık, bu arkadaş 8 aylık...' diye tanıtırmış eskiden. Egolarını ezmek ve üstün olduğunu anlatmak için yaparmış bunu. Ama şimdilerde görev yılı söylenmiyor, bey-hanım hitapları kullanılıyor.
Şehir dışında bir kurum denetimine gidildiğinde de durum pek farklı değil. Akşam üstadın canı sıkıldı, bir yerleri gezmek istiyor. Muavin bir haftadır uykusuz bile olsa geziye katılmak, ustasının yanında olmak zorunda.
Muavinler evlilik için dahi üstadından izin almalı. Yılbaşında tarihini onunla beraber belirlemeli, düğününde başköşeyi ona ayırmalı.
Muavinin gömleğini ütüsüz veya kravatını takım elbisesiyle/gömleğiyle uyumsuz bulduğunda evine gönderip değiştirmesini isteyebilir.
Özel sektöre geçtiğinde ya da emekli olduğunda ne oluyor? İster tuhafiye dükkânı açsın, ister bakan olsun. Paşa sivil hayatta nasıl paşaysa, üstada üstattır.
Müfettişleri gördükleri yerde aynı saygıyı göstermek, ritüellere uymak zorunda.
Aynı dönemde işe başlayanlara 'promosyon' deniyor. Yardımcılar her daim bir kişinin refakatinde çalışıyor. Üstatlar yanında çalışanlarla ilgili tezkiye (değerlendirme raporu) dolduruyor. Üç yıl sonunda yapılan sözlü mülakatta kurul tarafından tezkiyeler inceleniyor. Raporda olumsuz izlenimler varsa (yukarıda maddeleri göz ardı ettiyse) yandı. Yeterlilik sınavını, sözlü mülakatı geçer (bazı kurumlarda bir de tez yazmak lazım) ve KPDS'den en az 70 alırsa yardımcılıktan kurtulur.
Şikâyetler daire başkanına yapılıyor ama böyle şeyler çok hoş karşılanmıyor. Çünkü daire başkanı da aynı gelenekten geldiği için 'bizim zamanımızda daha katı kurallar vardı...' cümleleriyle kendi üstadını anlatıp muavinleri rahatlatmaya çalışıyor.
Üstatlar iş hayatında gördüğü ilgi ve saygıyı özel hayatında da bekliyor, karşılık bulamayınca psikolojik sorunlar yaşıyor.