BATI OSMANLI’NIN KIYMETİNİ YENİ ANLADI


Ateş kendilerine doğru yaklaştıkça batı Osmanlıyı hatırlamaya başladı. İsveç eski Başbakanı Carl Bildt, "Osmanlı’nın kurduğu düzeni bozan her şey bölgenin daha fazla kan gölüne dönmesine yol açtı” diye yazdı.

 

‘OSMANLI GİTTİ HUZUR BİTTİ'

Aynı zamanda seçkin bir diplomat olan İsveç'in eski Dışişleri Bakanı ve Başbakanı Bildt yazdığı son makalede, Siyonistlerin hedeflerine ulaşması için batılılarla bir olup yıktıkları Osmanlı'nın gidişiyle ortaya çıkan sorunları yazdı. Yaşanan pek çok sorunu Osmanlı'nın yok olmasına bağladı.

OSMANLI BİR MOZAİKTİ

Osmanlı'nın dünyayı yüzlerce yıl barış içinde yönettiğini belirten Bildt, "Osmanlı Devleti birbirine karışmış kültürler, gelenekler ve dillerle zengin mozaiğini oluşturan Avrupa'dan Asya'ya Afrika'ya kadar geniş bölge, İstanbul'daki Sultan'ın otoritesiyle başarılı bir şekilde yönetiliyordu” dedi.

OSMANLI GİTTİ HUZUR BİTTİ

"Osmanlı parçalanmaya başladığında şiddet de başladı diye yazan eski başbakan Bildt, batılı güçlerin Balkanlar, Mezopotamya, Doğu Akdeniz'de Osmanlı haritasını yeniden çizmesiyle birçok ülke ortaya çıktığını kaydetti. Yok edilen huzuru geri gelmesinin Osmanlı'nın kurduğu düzenin yeniden tesisine bağladı.

SORUNUN KAYNAĞI İSRAİL

Batılıların Osmanlı topraklarında haritalar çizerek devletçikler üretmesini eleştiren Bildt makalesinde şöyle yazdı: "1917 Balfour Deklarasyonu ile İngiltere, Filistin'de bir İsrail devleti kurulması için harekete geçti. 1948 yılında İsrail devletinin kurulmasını; çatışmalar ve müzakereler takip etti.1990'larda Balkanlarda savaşlar yaşandı.

GEÇMİŞTEN DERS ALMADAN ÇÖZÜM OLMAZ

Irak'ı Sünni ve Şiiler arasında paylaştırmak, Mezopotamya'yı 1947 yılında Asya'daki trajedinin yeniden yaşanmasına yol açabilir. O tarihlerde Hindistan ile Pakistan ayrılmış, milyonlarca kişi Pakistan'a gitmek isterken hayatını kaybetmişti. Irak'ta Araplar ve Kürtler arasında da parçalanma ülkede uzun süren kanlı günlerin yaşanmasına yol açabilir.

Suriye'de de çözüm bulmak güçleşiyor. Ülkenin sahil kesimlerinde Rusya destekli Alevi ülkesi sürdürülebilir gibi gözüküyor. Ancak böyle bir durumda Hristiyan azınlık kurban edilmiş olur. Savaşların ve devrimlerin ardından geride sadece bir gerçek kaldı; Osmanlı'nın kurduğu düzeni bozan her şey bölgede daha fazla kan gölüne dönmesine yol açtı. Uluslararası toplum, bölgede barışı tesis etmek için çalışıyor. Ancak bölge ülkelerinin liderleri geçmişten ders almalı.”

İsveç eski Başbakanı Carl Bildt, geçtiğimiz aylarda da batının 21 Kasım 1995'te Dayton Anlaşması ile Bosna Hersek'e dayattığı modeli eleştirmiş ve Putin'i suçlamıştı.

Dayton müzakerelerinde Avrupa'yı temsil eden İsveç eski Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Dayton'un 20. yıldönümü nedeniyle Avrupa Dış İlişkiler Konseyi için hazırladığı raporda, "Dayton'la kurulan Bosna'daki "güç paylaşımı” iki coğrafi bölgeden (Bosna-Hersek Federasyonu, toprak oranı yüzde 51 ve Sırp Cumhuriyeti, toprak oranı yüzde 49) oluşur ve merkezi yanı zayıftır. Çok karmaşık bir yönetim sistemidir. Sırp Cumhuriyeti kendi içinde güçlü bir merkezi yapıya sahiptir. Bosna Hersek Federasyonu ise 10 kantondan oluşur.

Bu modelin 20 yıldır ayakta kalmasının temel nedeni iç aktörler değil, dış aktörlerdir (ABD ve AB). Dış aktörler olmasa Dayton Anlaşması çoktan çökerdi. Bosna gerçek anlamda bağımsız bir ülke değildir. AB'nin atadığı Yüksek Temsilci, Roma İmparatorluğu'nun atadığı eyalet valisini (prokonsül) akla getirir. Cumhurbaşkanını görevden alma, yasa yapma dâhil çok geniş yetkileri vardır. Dayton Anlaşması'nın çökmesini önlemekle yükümlüdür. Bosnalı Sırplar bağımsızlık ve Sırbistan'la birleşme amaçlarından vazgeçmediler. Putin tarafından teşvik ediliyorlar. Bosnalı Müslümanlar buna şiddetle karşı çıkıyorlar. Bosna'da tarafları tatmin eden, kalıcı bir yapının var olduğu söylenemez.

BOSNA SORUNU YERİNDE DURUYOR

20 yıl sonra Bosnalı Müslümanlarla Bosnalı Sırplar arasındaki anlaşmazlıklar yerinde duruyor. Bölünme derinliğini koruyor. Hatta zaman zaman Bosna'da yeni bir savaş olasılığından söz ediliyor. Dayton Anlaşması ateşkes sağladı ama çözüm sağlamadı. İki taraf zorunlu bir evlilik içinde ama bu mutlu bir evlilik değil. Aradan geçen zaman durumu değiştirmiyor. Sırplar kendi hedeflerinde, Müslümanlar da kendi hedeflerinde ısrar ediyorlar. The Guardian gazetesinde Julian Borger durumu iyi özetledi: "Life in the absence of war, but never quite at peace. And a long way from happiness or normality”. (Savaşın olmadığı ama tam barışın da olmadığı bir yaşam. Ve mutluluk veya normallikten çok uzakta bir durum.) Dayton Anlaşması'nın değiştirilmesi gerektiği düşüncesi yaygın. Bunu yapmak kolay değil.

BOSNA SURİYE, SURİYE BOSNA DEĞİL

Paris'teki terör saldırıları ile Suriye iç savaşı Avrupa sokaklarına taşındı. Bu savaşa son vermek Batı için aciliyet kazandı. "Acaba Suriye iç savaşını sona erdirmede Dayton modeli kullanılabilir mi?” sorusunu soranlar var. Suriye, Bosna'dan çok farklı. Şimdiki uluslararası koşullar da çok farklı. Suriye iç savaşına en kısa zamanda son verilmesi ve yeni bir devlet yapısı oluşturulması ihtiyacı tartışma götürmez. Dayton'un bu konuda yardımcı olabileceğini sanmıyorum” demişti.

http://www.yenisoz.com.tr/bati-osmanli-nin-kiymetini-yeni-anladi-haber-7828
Yorumlar
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ