Büyük ülke olmanın raconu - Rasim Özdenören

15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye'yi darbeyi tasarlayanların tam da istediği konumun aksi düzlemine yerleştirdi. Ne istiyorlardı, ne oldu?
1. Türkiye'yi yalnızlaştırmak istiyorlardı. Dünyadan soyutlanmış, diğer İslam ülkeleriyle bağları koparılmış, kolu kanadı kırılmış bir Türkiye...
2. Gerek kendi bölgesinde gerek tüm dünyada yükselen bir güç olması önlenmiş bir Türkiye...
Her ikisi de darbeciler nezdinde fiyaskoyla sonuçlandı.
Darbe girişimcilerinin bu iki hedefi de gerçekleşmedi. Ama onlar hedeflerinden vazgeçti mi?
Geçmişimizdeki kadim bir sözü hatırlarsak onların bu hedeflerinden vazgeçmediğini vazgeçmeyeceğini kolayca kestirebiliriz. Bizim geçmişte yaşamış öncülerimiz: "Su uyur düşman uyumaz” diyordu.
Ne var ki, onların hedefinin dar ve kısır bir noktada odaklaştığını görmemek için kör olmak gerekiyor. Onlar, itiraf etmekten kaçınmıyor. Onlar, Erdoğan'sız bir Türkiye istiyor. Yoksa aslında olaya Ortadoğu'nun reel siyasal gerçeği açısından bakıldığında Türkiye hem Ortadoğu'da hem dünyada dünyanın kaçınılmaz bir denge unsuru olmaya aday görünüyor. Ama olaya kişisel açıdan baktıklarından, Davos'ta onlara "One minute” restini çekmiş olan bir lidere güven duygusunu yitirdiklerini ifade etmek istiyorlar. Oysa bu dengeyi asli mihrakına oturtacak olan da gene bu aynı liderin olacağı besbelli...
Kuşku yok ki 15 Temmuz tertipçilerinin halen ikincil planı yürürlüğe girmiş durumda. Terörün aralıksız ve kesintisiz sürdürülmesi işbu B planına delalet etmeli...
Türkiye, her şeye rağmen Ortadoğu'da İsrail'in de ABD'nin de kendisine ihtiyaç duymakta olduğuna ilişkin bilincini yitirmemelidir. Bu demektir ki, kimilerinin zannının tersine, onlarla diplomatik ilişkilerini olağan düzlemde tutmaya ve zedelememeye özen göstermeyi elden bırakmamalıdır.
Ortadoğu'da, Afrika'da, tüm dünyada İslam ülkeleri nezdinde elde ettiği itibarını yükseltmenin iltisak noktalarını (sosyal, siyasal, idari alanlarda) devam ettirmeli. İlişkileri pratikte görünür hale getirmeli. Örneğin, toptan bir tedbir ön alacaksa, bu, İslam ülkeleri arasında gümrük birliğinin kurulması olarak öngörülmelidir.
Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devletinin ortadan kaldırılmasıyla bozulmuş olan dünyanın siyasal dengesi, günümüzde Türkiye'nin inisiyatifi ile iade edilmeye aday görünüyor. Kimilerinin işine gelmese, görmek istemese veya göz ardı etmeye çalışsa da... Türkiye halen elindeki bu avantajları optimum düzeyde kullanmayı başarırsa, büyük olmanın raconuna da riayet etmiş olur...
Büyük ülke demek sınırlarının genişliği demek değildir. Büyük ülke etki alanının genişliği ile kaimdir.
 
http://www.yenisafak.com/yazarlar/rasimozdenoren/buyuk-ulke-olmanin-raconu-2031867
 

Yorumlar
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ