Avro krallığında çürümüşlük var

Yanis Varufakis

Avro bölgesinin temellerinde gizlenmiş bir paradoks var. Parasal birlikteki hükümetlerin kendilerine arka çıkacak merkez bankaları, merkez bankalarının da onlara destek olacak hükümetleri yok.

Temel yapısal değişiklikler yapılmadan bu paradoksun yok edilmesi mümkün değil. Ancak, üye devletlerin bu paradoksun olumsuz etkilerini azaltmak için atabileceği adımlar var. Maliye Bakanlığı yaptığım dönemde, üzerinde düşündüğümüz bu adımlardan biri, baskılanan kamu sektörünün kronik likidite sıkıntısı ve bunun, uzun dönemdir sıkıntılar çeken özel sektöre etkisi üzerine yoğunlaşmıştı.

Merkez bankasının hükümetin çabalarını destekleyemediği Yunanistan’da, hükümetin özel sektöre (hem şirketlere hem de bireylere) olan ödenmemiş borçları, 2008’den beri deflasyonal baskıları arttırarak ekonomiye yük oluşturuyor. Bu borçlar beş sene boyunca sürekli olarak gayrisafi milli hasılanın yüzde üçünü aştı.

Bu durum, devlete yapılan geç vergi ödemelerinin hem nedeni, hem de sonucu olup, genelleşmiş likidite azlığı döngüsünü güçlendirmektedir.

Bu sorunu çözmek için, vergi dairesinin mevcut ödeme platformunu kullanarak, devlet ile özel sektör arasındaki ödenmemiş borçların çok taraflı olarak iptal edilmesine olanak tanımak gibi basit bir fikrimiz vardı. Vergi mükellefleri, ister bireyler olsun ister kuruluşlar, devletin onlara olan gecikmiş borçlarıyla kredilendirilecek rezerv hesaplar açabilecekti. Sonra da rezerv hesaplarından devlete (vergi ödemesi yerine) ya da başka rezerv hesaplara kredi transfer edebileceklerdi.

Mesela, diyelim ki, devletin A Şirketi’ne 1 milyon avro borcu var. A Şirketi’nin de bir çalışanına 30 bin, mal ve hizmet satın aldığı B Şirketi’ne de 500 bin avro borcu var. Çalışan ile B Şirketi’nin de devlete sırasıyla 10 bin ve 200 bin avro vergi borcu var. Bu durumda, teklif edilen sistem, en az 210 bin avro ödenmemiş borcun derhal iptal edilmesine izin verecekti.

Birdenbire, Yunanistan ekonomisi gibi bir ekonomi, Avrupa’daki mevcut parasal birlik içerisinde önemli derecelerde özgürlük elde edecekti. Üzerinde yeterince düşünmek için zamanımızın olmadığı ikinci aşamada ise, sistemin geniş kesimlerce kullanılmasını sağlamak için, sisteme akıllı telefonlar ve kimlik kartlarıyla erişimin sağlanması mümkün kılınacaktı.

Tasarlanan bu ödeme sistemi ile, özellikle de 2010’dan beri Yunanistan’a bela olan kredi darlığı sırasında, sorunsuz işleyen kamu borçları piyasasına bir alternatif geliştirilebilirdi. Kuruluşlar ya da bireyler, normal banka hesaplarına online ulaşarak vergi dairesinden kredi alıp kendi rezerv hesaplarına ekleyebileceklerdi. Bu krediler, diyelim bir yıl sonra, gelecekteki vergileri (mesela, yüzde 10) indirimli ödemek için kullanılabilecekti.

Toplam vergi kredileri seviyesi sınırlandırıldığı ve şeffaf tutulduğu sürece, sonuç, hükümetin likiditesinde mali olarak sorumlu bir artış ve para piyasalarına daha çabuk bir dönüş olurdu.

Maliye Bakanlığı’nın dizginlerini 6 Temmuz’da arkadaşım Öklit Çakalatos’a devrederken, görevde bulunduğum 5 ay süresince bakanlığın projeleri, öncelikleri ve başarılarına ilişkin tam kapsamlı bir sunum yaptım. Burada ana hatlarını çizdiğim yeni ödeme sistemi, o sunumun bir parçasıydı. Hiçbir basın mensubu bunu dikkate almadı.

Ancak, daha sonra, Lonrda merkezli Resmi Parasal ve Finansal Kurumlar Forumu’ndan (OMFIF) arkadaşım Norman Lamont ile David Marsh’ın organize ettiği, çok sayıda uluslararası yatırımcı ile telefon üzerinden yaptığım tartışmalar—konuşmacıların kimliklerinin gizli tutulması konusunda anlaşmamıza rağmen—sızdırıldığında, basına gün doğdu. Açıklık ve şeffaflığa verdiğim büyük önemden dolayı, OMFIF’e tapeleri yayınlaması için izin verdim.

Benim kendi bakanlık sistemlerime erişim sağlamak için alışılmışın dışında araçlar düşünmek zorunda kalmak gibi, bu değiş tokuşun unsurlarının yarattığı basın heyecanını anlasam da, kamu yararı açısından baktığımızda, önem arz eden yalnızca bir mesele var. "Troyka”nın Yunan bakanlarına, ulusal egemenliği sınırlandıran iğrenç bir dayatması var. Bakanların, bakanlıklarının yenilikçi politikalar uygulamak için merkezi öneme sahip bölümlerine erimişi engelleniyor.

Sürdürülemez borçtan ileri gelen bir egemenlik kaybı, hâlihazırda baskılanan ülkelerde yetersiz politikalara neden oluyorsa, avro krallığında çürümüş bir şey var demektir.

Kaynak: Financial Times / http://goo.gl/AanhDJ
Çeviri: Özgün Dede

http://www.birgun.net/haber-detay/avro-kralliginda-curumusluk-var-86022.html
 

Ekonomi Arşivi
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ