Zeytinyağı ve Yunan ekonomisi

Önceki gün, Yunanistan krizi yüzünden internette yer alan onlarca yazıdan biri dikkatimi çekmişti.Washington Post web sayfasında Ana Swanson imzalı "Nasıl Zeytinyağı Yunanistan sorunlarını anlatır” bir yazı okudum. Yazı, Yunanistan’da kaliteli zeytinyağı üretimi olmasına rağmen, bunun Yunan ekonomisine yeterince katkıda bulunamadığını ileri sürüyor. Zira üretimin büyük kısmı İtalya’ya toptan ihraç ediliyor. 2012 yılında Yunan zeytinyağı üretiminin yüzde 60’i İtalya’ya ihraç edilmişti. Bu zeytinyağını şişeleyip yeniden ihraç eden İtalyan zeytinyağı fabrikaları, yüzde 50 civarında prim yapıyormuş. Birkaç sene önce aynı hikâyeyi Türkiye’de duymuştum. İtalyan şirketlerinin yerinde Yunanlı, Yunan zeytinyağı üreticilerinin yerinde Türkler vardı. Yunanlıların Türklere yaptığı iştir. Yani zeytinyağı, Ayvalık ve Türkiye’nin üretiminin büyük olduğu diğer yerlerden Yunanistan’a toptan ihraç edilip, sonra şişelenip yurtdışına büyük kârla satılıyormuş. Her iki hikâye aynı zamanda gerçek olabilir. Muhtemelen de Türkiye’den Yunanistan’a toptan ithal edilen zeytinyağı sonuçta İtalya’da şişelenip yurtdışına satılabiliyor.

Bu yazı, Yunan ekonomisinin kronik, yapısal sorunlarını hatırlatmaktadır. "Zeytinyağı sektöründe yüksek kâr sağlayabilecek böyle bir altyapı niye Yunanistan’da gelişmedi” diye sorulabilir. Cevap ekonomik değil, siyasidir. Çünkü Yunanistan’da özel sektörün gelişmesinin önündeki çok önemli yapısal engeller hâlâ durmaktadır. Zeytinyağı şişeleme fabrikasını kurmak için bin bir bürokratik engeli aşmak lazım. Bütün bu engellerle boğuşmak mümkün olmayınca, sonunda İtalya’ya ihraç etmek daha mantıklı olur. Beklentilerin tam aksine, kriz başladığından beri, özel sektör için daha zor ve daha kısıtlayıcı oldu. Son beş senenin ekonomik tedbirleri, kamu sektöründe gereken tasarruf ve küçültmeleri atlamak için, özel sektöre vergi artırmak, Yunan ekonomisinin kalkınmasını sağlayabilecek şirketlerin önünü kapatmaktan başka bir şey değildi. SYRİZA– ANEL koalisyon hükümeti de, bu konuda eski hükümetlerden farklı olmadı. Son haftaların banka krizi de, Yunan özel sektörüne son ve en vahim darbeyi vurmuş durumda.

Zeytinyağı meselesi, Yunanistan iktisadi sorunlarının, sadece cari açık ve borçtan ibaret olmadığını hatırlatmaktadır. Sorunların en önemlisi, rekabet sorunudur. Borç sorununa odaklanmak pek yararlı değil, çünkü kısmî borç affı olsa bile, rekabet sorununu çözmeden yeni borçlar birikmeye başlayacaktır. Zeytinyağı gibi ürün üretiminde kuvvetli bir avantajı olan Yunan ekonomisinin, potansiyelini yakalamazsa eğer, diğer çetrefil rekabet sorunlarına nasıl cevap vereceği zor görünüyor. Ancak böyle bir tartışma henüz yok. Yunanistan hükümetleri, siyasi nedenlerle kendi korumak istediği sosyal gruplarının menfaatlerinden ziyade, Yunan ekonomisinin kalkınma şartlarını ve onu gerçekleştirebilecek aktörleri hiç önemsemediler. Yunan toplumunun üretim güçleri, kalkınmanın en önemli aktörü olmalarına rağmen hâlâ siyasi parti sisteminden dışlanmış durumda. Böylece ekonomik faaliyette düşüş aralıksız devam etti ve bunun için kemer sıkma politikaları suçlandı. Gelgelelim, kemer sıkma politikaları, Yunanistan ekonomik bunalımının ne tek ne en önemli sorumlusudur. Bu ezberden kaçamayan SYRİZA- ANEL koalisyon hükümeti, Yunan ekonomisinin rekabet gücünün yükseltilmesine izin verecek tedbirleri alamaz. Bu konularda ciddi ilerleme kaydedilmediği sürece, krizin atlatılmasına yaklaştığımızı söylemek hem çok erken hem de mantıksızdır. Zeytinyağı örneği, durumun ciddiyetini çok iyi gösteriyor.

karsitaraftan@gmail.com

http://www.taraf.com.tr/yazarlar/zeytinyagi-ve-yunan-ekonomisi/

 


Ekonomi Arşivi
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ