Kütüphanenizle övünür müsünüz? Doğan HIZLAN

Anadolu’da okumuş, öğrenimini orada tamamlamış birçok kişi, bilgisini, birikimini bu kütüphanelere borçludur.

Bu soruyu cevaplayacak okurların ortak cevabını tahmin edebiliyorum: "Kim övünmez ki!” Çünkü bir kütüphanenin kuruluşu kolay bir iş değildir. Zaman ister, belli bir birikimle, elenme ile ve özel dikkatle oluşur…

Bazı kütüphaneler, sahibine gönderilen, armağan edilen bir kitaptan doğarlar. O sihirli ilk kitap, daha sonra bir kütüphaneye evrilir. Çok zaman bu basit bir hevesle kalır. Kimileri bundan vazgeçer ama birçoğu bu tutkularını sürdürürler.

Okur, kitap biriktirmeye beğendiği kitaplarla başlar, edebiyatın herhangi bir türüne bağlanır, o türden kitapları biriktirir. Daha geniş açılı okur, tür listesini daha zengin tutar.

Kendi mesleklerine, uzmanlık alanlarına ait kitaplardan kütüphane kuranların kütüphaneleri dar bir alanın seçkin içeriğini oluştururlar. Onların en büyük şansı, o kitaplarla herkes ilgilenmez, özel ilgi duyanlar haricinde kimse okumaz… Haliyle "gizli gizli eksilme” gibi bir talihi olmaz böyle kitaplıkların…

Uzmanlık kütüphanesi, başvuru kütüphanesi amacını güdenlerin kitaplığı az sayıda olabilir ama derinlemesine yapıtları çoğunluktadır. Zaman zaman haberlere konu olurlar, tek bir konu üzerine binlerce kitabı barındıran kütüphaneler bir üniversiteye bağışlanmıştır veya müzayedede yüksek meblağlara alıcı bulmuştur…

Özel alan-uzmanlık kitapları arasında hobi kitaplarına da rastlanır. Bir vakit sonra, gerçekten seçkin bir hal alırlar…

Hobi kitaplarını bir kenara koyalım, kimi "özel” kitapların kendisi hobi ve tutku halini alır. Örneğin imzalı kitap koleksiyonuna meraklı olanlar vardır. Halûk Oral bunlardan biridir. Daha da önemlisi imzalı kitap koleksiyoncuları birbirlerini tanır, hangi imzanın kimde bulunabileceğini bile bilirler. Artık kendi topluluklarını oluşturmuşlardır!

Bazı yazar dostlarımız eski kitaplara düşkündür, ilk baskıları edinmekten büyük haz duyarlar, bunların başında Selçuk Altun gelir.

Selçuk Altun da, Haluk Oral da müzayedelere katılıp imzalı kitap toplayan adlar. Altun’un dünyanın çeşitli sahaflarından kitap topladığını da biliyorum… Oral’ın da imzalı kitap tutkusunu kitap haline getirdiğini artık herkes biliyor…

Ne olursa olsun kütüphane, hacim meselesidir. Birçok dostum var ki, kitaplıklarındaki kitap sayısını sabit bir sayıda tutmaya çalışırlar. Belirledikleri sayının üstüne çıktıkça, yeniden bir eleme yapıp diğerlerini kütüphaneden çıkarırlar…

Necatigil’in izinden gittim
Birçok kütüphane bağışlarla zenginleşir. Sözgelimi ben kitaplarımın bir bölümünü TÜYAP’a bağışladım ve orada da bir çalışma odam var. Ancak bu kütüphane bana özel değil elbette, farklı alanların uzmanlık yayınlarını barındıran bir kütüphane bu. Müracaat edenlerin yararlanabileceği bir kütüphane… Bir bölüm kitaplarımı da yine adıma açılmış olan Antalya’da Doğan Hızlan Kütüphanesi’ne bağışladım. Antalya’ya her gittiğimde orayı ziyaret ediyorum. Öğrencileri, okurları, kütüphaneden yararlanan genç yaşlı insanları gördükçe mutlu oluyorum. Yıllarca biriken, bilhassa edebiyat ve inceleme alanında sayısı artan büyük miktarda kitabımı da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı kitaplığına bağışladım. Behçet Necatigil de kitaplarını oraya bağışlamıştı… Hoca’nın izinden gittiğimi söyleyebilirim…

Hangi üniversiteye gittiysem, oradaki kütüphaneleri gezer varsa bağışçıların adını öğrenmek isterim.

Büyük şehirler dışında bulunan kütüphanelerin bir kuşağı yetiştirmedeki etkisini, önemini yazar biyografilerden öğrenmek mümkündür. Anadolu’da okumuş, öğrenimini orada tamamlamış birçok kişi, bilgisini, birikimini bu kütüphanelere borçludur.

Bir kütüphane nasıl kurulur?
Bugün bu konuda bilgi sahibi olmak isteyenlere yardımcı olacak bazı önerilerim var.

Öncelikli ilgi alanınızı belirleyin; tiyatro, sinema, müzik, sanat alanında yayımlanmış temel kitaplardan başlayarak derinlemesine ilerleyin. Örneğin sinema tarihi, tiyatro tarihi, sanat tarihi kitaplarıyla başlayın. Sonra yönetmen, sanatçı biyografilerini ve alana dair diğer kitapları dahil edin…

Örneğin sinema ile ilgili, Atilla Dorsay’ın kitapları bu konuda size yardımcı olacaktır. Onun hazırladığı Türk Sinemasının 100 Yılı, 100 Yılın 100 Filmi iyi bir başlangıç olacak, sizi başka kitaplara da yönlendirecektir.

İster klasik müzik ister Türk müziği dinleyin kütüphanenizde muhakkak  bir müzik tarihi, müzik sözlüğü olmalı. Dinlediğiniz besteci, solist hakkında varsa kaynak, onları edinmelisiniz. Evin İlyasoğlu, Ahmet Say, Vural Sözer size bu konuda iyi bir dinleyici olma imkânını verecek kitaplara imza atmış, muteber isimlerdir.

Edebiyatın ‘e’sine bile ilgi duyuyorsanız kitaplığınızda bulunması şart iki kitap var: Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü ve Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü… Behçet Necatigil imzalı bu kitaplar sizi seçkin bir kitaplığa doğru götürecektir. YKY’nin Tanzimattan Günümüze Edebiyatçılar Ansiklopedisi daha geniş bilgiye ulaştırır sizi.

Antolojisiz kütüphane olmaz! Gidin kitapçıdan birkaç şiir antoljisi seçin. Mehmet H. Doğan’dan Asım Bezirci-Kemal Özer’e, Ataol Behramoğlu’ndan İlhan Berk’e kadar birçok şairin hazırladığı iyi antolojiler var… Tek tek iyi şairleri seçebilmeniz için bunlar gerekli.

Aynı gereklilik hikaye, deneme, eleştiri için de geçerli.

Çok derinlemesine tür okuru değilseniz, değişik türlerden seçmeler zde alabilirsiniz.

Çocuğunuzu da düşünerek bir kitaplık kurmak rasyonel bir tutumdur. Haliyle her zaman okunacak, tekrar tekrar okunması gereken klasiklerin olmadığı kitaplık yüzeysel kalacaktır.

Seçkin bir kütüphane için, genel bir kütüphane ihtiyaçları ile özel zevkler kütüphanesini birleştiriniz. Romanı, hikâyeyi, şiiri daha çok sevebilir onlara ağırlık verebilirsiniz ama kitaplığınızda muhakkak olması gereken kitapları ihmal etmeyin…

Yıllar sonra kütüphanenizi gözden geçirdiğinizde, kalıcı kitaplarla moda kitapları biri arada gördüğünüzde, okuduktan sonra etkisi kalmamış  kitapları tasfiye edebilirsiniz. Böylelikle rafine bir hal alacaktır

Bu ve benzer elemelerden geçmiş bir kütüphane, okuma biçiminizi, beğeni seviyenizi de ortaya koyar. Zevk değişimleri çizelgesini çıkarır bize.

Genişliğinin, büyüklüğünün, özetle niceliğin hiçbir önemi yok aslında. Nitelikli kitapları ihmal etmeyin yeter! Hele ki kitapsız hiç kalmayın…

Bilge Karasu’yu sevgiyle anarak, "Ne kedisiz ne kitapsız” yaşanmaz çünkü.

http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/kutuphanenizle-ovunur-musunuz-404194
 

Okuma Notları
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ